Fas’ta çok kültürlü, kalabalık bir ailede geçen bir çocukluk. Öyle bir ev hayal edin ki şairler, siyasetçiler, müzisyenler ve sanatçıların olduğu kalabalık akşam yemeklerine ev sahipliği yapıyor. Müzik de her zaman bu konukların en önemlilerinden biri olarak hazır bulunuyor.
Bahsettiğimiz bu ev, dünyaca ünlü müzik direktörü Arman Naféei’nin çocukluk günlerini geçirdiği yer. Babası santur çalan, bu nedenle bu özel enstrümana aşina olan Naféei, ne kadar denese de santur konusunda bir türlü başarılı olamamış. “Aslında denediğim herhangi bir enstrümanı iyi çalamadım ama bu beni müzik tutkumu sürdürmekten alıkoymadı” diyor. Onu esas büyüleyen ise farklı sesleri nasıl bir araya getireceğini düşünmek ve planlamak olmuş. İlk kez bunu yapabileceğini keşfettiği anda da yolunu çizme kararı almış.
Müzik tarzını nasıl tanımladığını sorduğumuz Naféei; “Kendimi hiçbir
zaman bir DJ olarak görmedim, birçok önemli DJ arkadaşım var ama her zaman eklektik olmakla ve müzik bilgimi müzelere, mağazalara, otellere, kampanyalara uygulamakla daha fazla ilgilendim” diyor. Aslında onu bu kadar başarılı yapan da müziği hayatın her alanında keşfetmesi ve yakalaması. Bunu nasıl başardığını, kendi müzik kulağını değiştirmek isteyenlere neler önerdiğini sorduğumuzda ise şöyle yanıtlıyor: “Her şeye açık olun. Belirli bir tür veya dilin sizi sınırlanmasına izin vermeyin. En iyi müziği keşfedeceksiniz; kulaklarınız ve zihniniz dışarıda olanlara açık olduğunda… Seyahat ettiğinizde yerel plakçıları ziyaret etmeyi bir alışkanlık hâline getirin ve sahibiyle sohbet edin ya da taksi şoförlerinden kendi ülkelerinin müziğini çalmalarını isteyin. Ve dışarıdayken Shazam’ınızı her zaman hazır tutun.”
Naféei, muhtemelen bu yaz bu önerilerini Bodrum’da kendi de uyguladı. Zira kendisi Maison Valentino ve Beymen ile, Valentino Escape 2023koleksiyonunu kutladığı partinin konukları arasındaydı. Türkiye’yi ve Türk müziğini sevdiğini söyleyen Naféei, Valentino’daki arkadaşları Bodrum’da sahne almak için uygun olup olmadığını sorduğunda hemen kabul etmiş. Sahne deneyimini; “Süper eğlenceliydi ve tabii ki mekan çok güzeldi. Doğru ritmi yakalamam bir dakikamı aldı ama sonunda herkesi, kendimi de dâhil olmak üzere, dans ettirdim!” diyerek anlatıyor. Müzik direktörü, Bodrum’u da çok sevmiş. Fars ve Türk kültürlerinin birbirine benzediğini, bu misafirperverlik vesilesiyle kendini evinde gibi hissettiğini sözlerine ekliyor. Ayrıca etkinliğin düzenlendiği Villa Maçakızı Bodrum için; “Bu sezon gittiğim tüm harika yaz tatil köylerinin içinde en otantik ve rahat olandı” diyor.
